DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan, partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık kıymetlendirme toplantısında gündemi kıymetlendirdi.
‘Kendi çocuklarımızı bedavadan Avrupa’ya armağan ediyoruz’
Sağlık çalışanlarının dün gerçekleştirdiği iş bırakma hareketine değinen Babacan, tabiplerin yurtdışına gitmesi için Sıhhat Bakanlığı’ndan alması gereken ‘iyi hal belgesi’ istatistiklerini yayınladı. Geçen sene 1405, bu birinci ayında ise 197 doktorun bu belgeyi aldığını söyleyen Babacan şu tabirleri kullandı:
“Resmen ‘hekimler göçü’ yaşıyoruz. Kendi ellerimizle yetiştirdiğimiz insan gücümüzü, kendi çocuklarımızı Amerika’ya, Avrupa’ya bedavadan ikram ediyoruz. Zira Türkiye’de liyakate, muvaffakiyete, emeğe paha verilmiyor. Hak ve özgürlüklerin esamisi okunmuyor. İktidardaki otoriter iştirak, bu ülkenin beşerlerine, kaliteli bir hayat ve insanca çalışma imkânı tanımıyor.”
‘Sayın Bahçeli, sizin hiç fikriniz, projeniz yok mu?’
“Krizlerin ortağı ikide bir Türk Tabipleri Birliği’nin kapatılmasını istiyor. Ağzından şimdiye kadar bu ülkeye hayrı dokunacak tek bir kelam bile duymadık. ‘Ülkenin şu sıkıntısına şu tahlilini bulmak için şöyle bir projem var’ dediğini duydunuz mu? Varsa yoksa hamaset, hakaret. Tam bir kriz üretim merkezi. Sayın Bahçeli’ye bir defa daha davet yapıyorum. Şayet sıhhat çalışanlarımızın çalışma şartlarını güzelleştirecek bir teklifiniz varsa ortaya koyun. Sizin hiç fikriniz, projeniz yok mu? Ona buna saldırmayı bırakın da halk sıhhatinin yararına bir fikriniz varsa söyleyin.”
‘Ülkenin yerinden yönetilmesi gerekiyor’
“Isparta’yı izledik. Bir kent günlerce karanlığa gömülebilir mi? Kışın ortasında soğukta, karanlıkta yüz binlerce insan bırakılabilir mi? Cumhurbaşkanı aslında hiçbir şeyi yönetemiyor. 84 milyonluk, Avrupa’nın en büyük topraklarına, en geniş tarım topraklarına, en genç nüfusuna sahip bir ülke bir kişinin dağarcığı ve karar verme yetisiyle yönetilemez. Yetkinin Ankara’dan yerele gerçek delege edilmesi gerekiyor. Bu ülkenin yerinden yönetilmesi gerekiyor.”
‘Başımıza güvenlik sıkıntısı gelse büsbütün felç olacaklar’
“En ufak kriz Ankara’ya geldiğinde Ankara felç oluyor. Allah korusun, memleketin başına daha berbat işler gelse, iç güvenlik, dış güvenlik sorunu başımıza gelse demek ki bunlar büsbütün felç olacaklar. Hiçbir şey yapamayacaklar.”
‘Benzin 8 küsur lira değilse ortadaki fark Erdoğan zammıdır’
“Bir yılda akaryakıta yüzde 111, mazota yüzde 133 artırım yapıldı. Dolar kurundaki artış yüzde 88. Dolar bazına vurduğumuzda akaryakıta yüzde 12, mazota yüzde 24 artırım olduğunu görüyoruz. Ortadaki fark büsbütün kur artışı. Şayet Erdoğan faizi de döviz kurunu da patlatmasaydı, 15 liranın üzerine çıkan akaryakıt ve mazot fiyatları 7 liradan 8 liraya çıkacaktı. Mazot ve akaryakıt 8 küsur lira değil de 15 küsur liraysa, ortadaki fark Erdoğan artırımıdır. 7 liradan 8 liraya dünya enflasyonu; 8 liradan 15 liraya Erdoğan artırımıdır.”
‘Bir defa daha cumhurbaşkanı olmasını seçmen engelleyecek’
“Hukukçuların kahir ekseriyeti Cumhurbaşkanı’nın şu anda ikinci devrinde olduğunu söylüyor. Anayasa’da bir karar var: Cumhurbaşkanının ikinci periyodunda şayet meclis seçim kararı alırsa, bir periyot daha hak oluşuyor. Örneğin Mayıs 2023’te yapılacak bir seçim bile teknik gerekliliği yerine getirebilir. Bu mevzuda bir hukuk tartışması olabilir lakin siyasi perspektiften baktığımızda, sayın Erdoğan’ın bir kez daha cumhurbaşkanı olmasını engelleyecek olan vatandaşlarımızdır, seçmendir. Vatandaşımız ‘Bu senin son devrin, müsait bir yerde iniyorsun’ diyecektir.”
‘Umarız ki Anayasa Mahkemesi adaletin yanında durmaya devam eder’
“AİHM, 2021 yılında en çok insan hakkı ihlalini Rusya, Ukrayna ve Türkiye’de tespit etti. Lig bu. Ülkemiz en çok, tabir özgürlüğünü ihlal etmekten kusurlu bulundu. Anayasa Mahkemesi’nde temelden incelenen belgelerin yüzde 97’si ihlal kararıyla sonuçlanmış. 2013-2021 yılları ortasındaki ihlal kararlarının yüzde 76’sı adil yargılanma hakkının ihlali. AYM’nin ‘Türkiye’de adil yargılanma yok artık’ dediği noktadayız. AYM’nin üye yapısı değişiyor. Umarız ki önümüzdeki kritik süreçte adaletin, hukukun, hakkın yanında durmaya devam eder.”
‘Yargı bağımsızlığı ve tabir özgürlüğü birinci 90 dakikamızın işidir’
“Seçimlerden sonra kurulacak hükûmetin birinci 90 ve 360 gününde yapacaklarımızı hareket planlarıyla açıklıyoruz. Yargı bağımsızlığının sağlanması da söz özgürlüğünün önünü açılması da bırakın 90 ve 360 günü, hükûmetin birinci 90 dakikasının işidir. Vatandaşlarımız, hükûmeti kurduğumuz gün hoş bir futbol maçı seyretme müddetinde, tabir özgürlüğünün önünün nasıl açıldığını, yargıya giden talimat yollarının nasıl kapandığını daima birlikte görecekler.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
