Hijyenden mahrum yemeklerle, çalışanların sıhhatinin tehlikeye atılmasına reaksiyon gösteren Genel Sağlık-İş Lideri Derya Uğur, “Sayıştay’ın raporladığı yemek konusundaki usulsüzlüklerin bedelini, sıhhat çalışanları ve hastalar sıhhati ile ödemek zorunda kalmamalı” dedi.

(Derya Uğur)

‘UTANCA DÖNÜŞTÜ’

CHP Osmaniye Milletvekili Asu Kaya da bahse ait Cumhuriyet’e verdiği demeçte “Sağlık çalışanlarımız bu ülkede resmen her gün diğer bir mevzuda ömür savaşı veriyor. Beyaz ıslahat her geçen gün duyduğumuz haberlerle kara utanca dönüşüyor. Sıhhat çalışanlarımızın sıhhatini riske atmayın. Sıhhat Bakanlığı’na sesleniyorum: ‘Hastanelerde yemekler şirket eliyle değil, sağlıklı, kaliteli ve doyurucu olarak kamu eliyle verilsin’” diye konuştu.

(Asu Kaya)

Tartışmanın akabinde aile üyeleri ve hastaneye gelen çok sayıda yakını, tabip Begoğlu’na saldırdı.

1’İ AĞIR 3 KİŞİ YARALANDI

Kemer ve demir çubukla darbedilen Begoğlu ile arbedeyi ayırmaya çalışan hastanenin gece müdürü Ahmet Sefa Sağlık ve güvenlik görevlisi Gökhan Hacı Yunus yaralandı.

Yaralanan Sıhhat ve Yunus ayakta tedavi edilirken, ağır yaralanan ve hayati tehlikesi bulunan tabip Begoğlu ise ağır bakımda tedavi altına alındı.

Polis grupları olayla ilgili hengameye karışan aile üyelerini gözaltına aldı, başka şüphelileri yakalamak için çalışma başlattı.

Öte yandan hekimin darbedilmesi hastanenin güvenlik kamerasına yansıdı. Manzaralarda çok sayıda kişinin tabip Begoğlu’nu ortalarına alarak darbetmesi yer alıyor.

Hastanenin gece müdürü Sıhhat, gazetecilere, yüksek ateş şikayetiyle başvuran hastanın yüksek ateş nedeniyle damar yolunun açılmadığını söyledi.

Bu nedenle hasta yakınlarının sonlanarak hastane içerisinde arbede çıkardığını tabir eden Sıhhat, şunları kaydetti:

“Güvenlik vazifelisi arkadaşlarla hasta yakınlarını sakinleştirerek hastane dışına çıkardık. Bu sırada hastaya müdahaleye devam edildi. Çocuğun babası arama yaparak birkaç otomobil dolusu yakınını hastaneye çağırdı. Hastanenin dışına çıktığımızda çok ağır hakaretler ederek hem hekimimize hem bana saldırdılar. Tabibimiz şu an ağır bakımda, başında yaklaşık 15 dikiş var. Hayati tehlikesi devam ediyor. Sıhhat çalışanlarına şiddetin önlenmesi için gerekenlerin yapılması lazım.”

Ayrıca Koca, “Ağırlıklı olarak hastanelerimizde misyonlu Emniyet çalışanı ve güvenlikçi sayısını artırmayı hedefliyoruz. Bu en temel işlerimizden biri” dedi. Koca’nın 2019’da tıp öğrencileriyle bir ortaya geldiğinde yaptığı “Elbette asayiş ve gibisi yaklaşımlar, en son düşünülmeli. Temel bizim yapmamız gereken tabip ve hastanın birbirine itimat duyduğu ortamı oluşturabilmek. Karşılıklı itimat içerisinde sıhhat hizmetini sunabilir olduğumuz bir ortam hedefliyoruz” açıklamasına rağmen son iki yıldır “güvenlikçi asayiş önlemlerini” lisanından düşürmemesi dikkat çekti. 2018’de vazifeye başlayan Koca’nın vaat ettiği hareket planını üzerinden beş yıl geçmesine rağmen hâlâ “vaat vermesi” sağlıkçıların yansısına neden oldu.

(Kubilay Yalçınkaya)

‘SİSTEMİ TARTIŞTIRMIYORLAR’

Sağlık ve Toplumsal Hizmet İşçileri Sendikası (SES) Ankara Şube Lideri Kubilay Yalçınkaya, Koca’nın sıhhatte şiddeti doğuran sıhhat sistemini tartıştırmamak için kendisiyle çelişip “güvenlikçi asayiş tedbirlerini” öne sürdüğünün altını çizdi. Yalçınkaya, “AKP öncesi hastanelerimizde bir tane dahi güvenlik vazifelisi yoktu. Yalnızca hastane polisi vardı. Artık yüzlerce güvenlik görevlisiyle şiddeti engelleyemiyorsunuz” dedi.

Hastanelere X-Ray aygıtı kurulacağını da hatırlatan Yalçınkaya, “Hangi hastanelerde kurdunuz? 8 binin üzerinde ASM, 5 binin üzerinde ambulans var. Hangi ünitede ne kadar güvenlikçi görevlendirebilirsiniz?” diye konuştu. Bakanın güvenlik tedbirleri ile şiddetin çözülmeyeceğini bildiğini belirten Yalçınkaya, “Bakanın açıklamasındaki temel neden, şiddetin oluşmasına neden olan sıhhat sistemini tartıştırmamak” sözlerini kullandı.

(Ümit Yaşar Öztoprak)

‘ASAYİŞ ÇALIŞMASI HAKİKAT DEĞİL’

Ankara Tabip Odası İdare Heyeti üyesi Ümit Yaşar Öztoprak ise, şiddetin nedeninin asayiş sorunu değil sıhhat sistemindeki tıkanıklık olduğunu belirtti.

Öztoprak, “Politikaları değiştirmeyip yalnızca asayişe yönelik çalışmalar yanlışsız değil. Karar alırken hiçbir doktor örgütüne danışılmıyor” dedi. Kışkırtılmış olarak ağır bir sıhhat hizmetlerine ulaşamama durumunun olduğunu kaydeden Öztoprak, “Mesela; Rapor talepleri var. Alamıyorlar ya da para istenebiliyor. Ya da hasta bir hastanede bir kısma sevkediliyor ancak o kısım hastanede olmuyor. Bütün bunlar şiddet nedeni olabiliyor. Bunlar çözülmedikçe şiddet sorunu sürecek” sözlerini kullandı.

(Derya Uğur)

‘SAĞLIK ÇALIŞANLARINI GAYE GÖSTERDİ’

Genel Sağlık-İş Genel Lideri Derya Uğur, Bakan Koca’nın emek-meslek örgütleriyle bir ortaya gelerek tahlil üretmek yerine, sorunun kaynağına inmeden tanınan telaffuzlarla meselelere bakış açısı içinde olduğunu söyledi. Uğur, “Yapılması gereken, şiddeti körükleyen ticarileştirilmiş sıhhat sistemine tahlil getirmektir. Sıhhat sistemi meseleler yumağı içinde. İşçi yetersizliğinin, ilaç ve tıbbi gereç temininde yaşanan meselelerin, muayene müddetlerinin kısalığının, alınamayan randevuların sorumlusu sıhhat çalışanlarıymış üzere görülmekte bu da şiddeti artırmaktadır” dedi.

Uğur, “Bakan, sıhhatte şiddeti sona erdirmek istiyorsa evvel kendi kullandığı lisanı düzeltmelidir. İş bırakma hareketi öncesi sıhhat çalışanlarına yazdığı mektupta kullandığı tabirlerle şahsen kendisi sıhhat çalışanlarını gaye gösterdi. Evet erken ikaz sistemi değerlidir lakin temel olan sıhhatte şiddete yer hazırlayan problemlere tahlil üretmektir” diye konuştu.

2011’de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren KHK ile de bakanlık bünyesi alıntıdaki “teftiş konseyi lideri, genel müdür, genel müdür yardımcısı, müstakil daire lideri, bakanlık müşaviri, daire lideri, özel kalem müdürü, basın ve halkla bağlantılar müşaviri, lider yardımcısı, döner sermaye merkez müdürü, vilayet sıhhat müdürü, vilayet sıhhat müdür yardımcısı, şube müdürü” misyonları yapanların misyonları resen sona erdirilerek bu şahısların bir gecede takım ve vazife unvanlarını kaybetmelerine neden olundu. Kelam konusu vazifelerde bulunanların araştırmacı takımına atanmış sayılmalarına karar verildi.

(Derya Uğur)

Genel Sağlık-İş Başkanı Derya Uğur, araştırmacı takımına atananların mali ve özlük haklarının gasp edilmesine ait “Devlet memurlarının bir gecede takım ve unvanlarından mahrum bırakılarak tek bir düzenlemeyle ayrıca takım ve unvanlara atanmaları, üstelik bu yapılırken ‘kazanılmış haklara hürmet gösterileceği’ düzenledikten sonra buna ait düzenlemeleri yürürlükten kaldırarak ve değiştirerek memurların mağduriyetine sebep olunması, anayasadaki ‘hukuk devleti’ ve ‘hukuki güvenlik’ unsurlarına açıkça aykırıdır” dedi.

‘ÖNCEKİ HAKLARI VERİLSİN’

Aykırılığın giderilmesi için “araştırmacı” takımına atanan şahısların, bu takımlara atanmadan evvelki takımlarına ilişkin mali ve özlük haklarının tamamından yararlandırılması gerektiğinin altını çizen Uğur, şunları söyledi: “Bu bireylerin, atanma sürecinde kapsam dışında bırakıldıkları mali ve özlük haklarına ait tüm iyileştirmelerden yararlandırılmaları, 7. Periyot toplusözleşme kapsamında ‘sağlık ve toplumsal hizmet koluna ait toplu sözleşme’ kapsamına dahil edilmeleri ve ek ödemeleri alabilmelerini talep ediyoruz.”

BÖLÜMLER BOŞ KALDI

Sağlık ve Toplumsal Hizmet İşçileri Sendikası’nın (SES) aktardığına nazaran Ordu’da romotoloji ve girişimsel radyoloji kısmı yok. Türkiye’nin en çok kanser teşhisi konulan vilayetlerinin başına gelmesine rağmen onkoloji kısmı ve hematoloji kısmı de yetersiz. Ayrıyeten Ordu’da plastik cerrahı da yok, kaza sonucu yaralanan hastalar Samsun’daki hastanelere yönlendiriliyor.

Çanakkale’de de benzeri problemler yaşanıyor. Kentin ilçe hastanelerinde birçok branşta eksiklik kelam konusu. Çanakkale’nin Çan, Gelibolu, Lapseki ve Ezine ilçelerinde kulak burun boğaz (KBB) tabibi yok. Birtakım ilçelerde ise göz ve radyoloji ve bayan doğum tabibi yok. Kırıkkale’de ise hematoloji ve çocuk endokrin uzmanı yok. Kentteki üniversite hastanesinde ise birçok kısımda sadece tek tabip bulunuyor.

Düzce’deki devlet hastanesinde ise plastik cerrahi, romatoloji, çocuk psikiyatri, çocuk nöroloji üzere branşlarda hizmet verilemiyor. Kentteki üniversite hastanesinin acil servisinde doktor ve asistan kâfi olmadığı için stajyer tabipler acilde nöbet tutmak zorunda kalıyor. Tunceli’de nöroloji ve göz hekimlerinde eksiklik kelam konusu. Ayrıyeten onkoloji servisi olmadığı için hastalar vilayet dışına gidip tedavi görmek zorunda kalıyor. Hakkâri’de de ortopedi, nöroloji, nefroloji, kardiyoloji, bayan doğum ve aile hekimliği üzere birçok alanda hekim yok ya da yetersiz. Kelam konusu eksiklikler Batman ve Tokat üzere vilayetlerde de yaşanıyor.

(Vedat Bulut)

‘YAN KISIMLARDA EKSİKLİKLER VAR’

Cumhuriyet’e konuşan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Vedat Bulut’a nazaran hastanelerde ana kollarda pek sorun yaşanmıyor fakat yan kısımların birçoğunda eksiklik kelam konusu. Türkiye’nin birçok yerinde romatizma hekimleri bulmak güç. Ayrıyeten pediatrik nöroloji, nefroloji, onkoloji üzere birçok yan kolda eksiklikler kelam konusu. Kelam konusu sorunun doktor göçü nedeniyle yaşandığını söz eden Bulut, “Eğer tabiplerin çalışma şartlarını güzelleştirecek siyasetler sağlanmazsa ileride daha büyük sıkıntılar yaşayabiliriz” sözlerini kullandı.

‘ÇEVRİMİÇİ KUYRUKLAR OLUŞTU!

SES Şişli Şube Eş Lideri Abuzer Aslan, Türkiye’nin birçok bölgesindeki hastanelerde hekim eksikliği olduğu nedeniyle tesirli bir sıhhat hizmeti verilemediğini tabir etti.

Aslan, “İktidar, sıhhat hizmetini yalnızca dört duvardan ibaret sanıyor. Her yere ‘devasa’ hastaneler kuruyorlar. Poliklinik sayılarını artırıyorlar. ‘Saray üzere hastaneler yaptık’ diyorlar lakin Türkiye nitelikli sıhhat işçilerini kaybediyor” diye konuştu.

Arslan, “Birçok branşta randevu bulmak güç. Radyoloji kısmında altı ay sonrasına kadar randevular sarkabiliyor. İktidar ‘Hastanelerdeki kuyrukları bitirdik’ diyor fakat kuyruklar artık çevrimiçi bir hale gelmiş durumda” dedi.

“KADERİNE BIRAKILDI”

Kamusal hizmet olan sıhhatin “ticari bir ürüne” dönüştüğüne dikkat çeken SES Ankara Şube Lideri Kubilay Yalçınkaya, “Sağlık altyapısının eksiklikleri nedeniyle sıhhat hizmetlerine erişimin sıkıntılı olduğu devirde piyasanın yazgısına bırakılmış sıhhat hizmetlerindeki enflasyon oranı, fakirlerin sıhhat hizmetine ulaşımını daha da külfete sokuyor” dedi.

TÜİK, temel beslenme, barınma, sıhhat üzere fakirlerin enflasyonunu ölçtüğünde gelirlerdeki artışın 3 katı enflasyon gerçekleştiğinin görüleceğinin altını çizen Yalçınkaya, “Ağız diş, tıbbi gereç, ayaktan tedavi, yatarak tedavi üzere alanlarda katkı iştirak hissesi, ek ödemelerin kaldırılmasını fiyatsız sıhhat hizmeti talep ediyoruz. Bu ülkenin vekilleri diş hizmetlerinden, kanser tedavisine, protezden optik eserlerine fiyatsız nitelikli hizmet alıyorsa, o bütçeyi vergileriyle finanse eden yurttaş da almalı” diye konuştu.

Cumhuriyet gazetesi, aksiyon müddetince Ankara’daki hastaneleri gezerek aksiyonun hastanelere yansımasını izledi. Aksiyonun olmadığı günlerde ağır kalabalık nedeniyle yurttaşların randevu alamadıkları gerekçesiyle isyan ettiği Ankara Üniversitesi İbni Sina Hastanesi, Hacettepe Üniversitesi Hastanesi ve Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi birinci sefer kalabalık değildi. Öğrenilen bilgiye nazaran sıhhat çalışanlarının bir kısmı yaz periyodu olması nedeniyle yıllık izinde, büyük bir kısmı ise iş bırakma hareketindeydi. Acil sıhhat hizmetlerinde aksama yaşanmazken hareketin haberini alan hastaların da hastaneye gelmeyi tercih etmediği de belirtildi.

Ankara’daki hastanelerde yönetimlerin evvelki gün sabah saatlerinde iş bırakanlara yönelik tarama ve tespitler yaptığı ve iş bırakan ünite çalışanları için tutanaklar tutulduğu öğrenildi.

(Derya Uğur)

‘FİŞLEME SUÇTUR’

Tutanakları yargıya taşıdıklarını belirten Genel Sağlık-İş Genel Lideri Derya Uğur, “Sağlık işçileri, Bakan Koca’nın söz ettiği üzere ‘sokaklarda’ değil, çalıştığı kurum ve kuruluşların bahçelerinde basın açıklaması yaptı. Bizler çalıştığımız kurum ve kuruluşların bahçesine ‘sokak’ demiyoruz” dedi.

(Kubilay Yalçınkaya)

Sağlık ve Toplumsal Hizmet İşçileri Sendikası Kubilay Yalçınkaya da “İdarelerin tutanaklar ile iş bırakanları fişlemesi, çalışanlar ortasında ayrıma gitmesi, güç göstermek için hukukun dışına çıkması suçtur” diye konuştu.

Fotoğraf: Necati Savaş

‘TÜKENİYORUZ’

Ankara’da iş bırakma hareketine katılan SABİM çatısı altındaki sıhhat meslek örgütleri, aksiyonun ikinci gününde de Ankara Vilayet Sıhhat Müdürlüğü önünde seslerini yükseltti. Basın açıklamasında “Tükeniyoruz, açlık sonundayız, ölüyoruz” dedi.

Fahrettin Koca, mektubunda, “Sabrınızın akabinde devletimizin ürettiği radikal tahliller ve esaslı değişimler geldi. Bunların toplamına beyaz ıslahat diyoruz” dedi. ‘Beyaz reformun’ kapsamadığı tabip dışı sıhhat çalışanlarına mektubunda yer vermeyen Koca, “Hekimlerin eline geçen aylık toplam ölçünün şu anki seviyelere gelebileceğini sanki kaç kişi öngörebilmişti?” diye sordu. Sıhhatte şiddet konusunda değerli adımlar atıldığını savunan Koca, uygulamada meselelerin olduğunu doğrularken bu meseleleri “düzenlemelerin tam yerleşmemiş olmasına” bağladı.

‘KABUL EDİLEMEZ’

Sorunların tamamına birebir anda ve harika tahlil üretilemeyeceğini savunan Bakan Koca, “Tamamıyla olgunlaşmamış tahlilleri paylaşmamış olmamızı anlayışla karşılayın” dedi, sağlıkçılara “hak arama dersi” de verdi. Sıhhat sisteminin her profesyoneline gereksinim hisseden bir sistem olduğunu belirten Koca, mektubunda “Bu işleyişe karşı sorumsuzluk manasına gelecek, hizmetimize ziyan verici istikametler içerebilecek tavır ve sistematik davranışların, ne bizce ne de toplumca kabul edilir bulunması da mümkün değil. Sıhhat meslek kümeleri için yapılan iyileştirmelerin az çok farkında olunduğu için kendini ‘sokak’ yoluyla söz eden taleplerin ‘yerinde’ bulunmayacağı kanısındayım ve bu hatırlatmaları yapmaktan ötürü açıkçası keder içindeyim” değerlendirmesine yer verdi.

‘DOSTANE MEKTUP’

Koca, “Peki, haklarımızı kiminle, nerede, nasıl arayacağız? Üzerinde yine düşünülecek bahis bu. Bu dostça mektup, size hakikat kişinin Türkiye Cumhuriyeti Sıhhat Bakanı, gerçek yerin Türkiye Cumhuriyeti Sıhhat Bakanlığı, hakikat sistemin ‘iletişim’ ve tahlil üretimine işte bu eksende şahsen iştirak olduğu bildirisini versin istiyorum. Dönemsel haletiruhiyemizin, sorun çözme hedefi yerine diğer maksatlar güttüğünden pek emin olamayacağımız taraflarca fırsat bilinmesine müsaade vermemeliyiz. Bu durumun; mesleğimizin düşüşünden şikâyet edilen prestijini yeterlice tehlikeye attığını, sıhhat alanındaki örgütlü yapılarınsa bizimle kan uyuşmazlığı gösteren teknikler yerine apayrı bir yaklaşıma gereksinimi olduğunu kabul etmeliyiz” sözlerini kullandı.

Alınan bilgilere nazaran, akşam saatlerinde hadise almaya giden sıhhat grubunun önü bir minibüs tarafından kesildi. Araçtan inen kuşkulu küme, sıhhat çalışanlarına saldırıp 4 kişiyi bıçakladı. İhbar üzerine olay yerine sıhhat ve polis takımı sevk edildi.

Yaralı sağlıkçılar M.Z.Ö., E.Ç., Ş.Ö. ve F.T., birinci müdahalesinin akabinde Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi.

3 KİŞİ GÖZALTINDA

Polis grupları şüphelilerden 3 kişiyi gözaltına aldı. Kaçan 1 şüphelinin yakalanması için çalışma devam ederken, sağlıkçıların tedavileri sürüyor.

İYİ HAL EVRAKINDA PATLAMA YAŞANMIŞTI

Pandemide alınmayan tedbirler, iyileştirilmeyen şartlar, sıhhatte şiddetin artması sağlıkçıların yurtdışına gitmesine neden oldu.

Türk Tabipleri Birliği (TTB), bugünkü açıklamasında sıhhat çalışanlarının ‘iyi hal belgesi’ müracaat sayısının temmuzda rekor düzeye ulaştığını açıklamıştı. Yapılan açıklamada yalnızca temmuz ayında 288 müracaat yapıldığı belirtilmişti. Bu müracaat rekor olarak kaydedildi.

Harekete, 19 sendika ve iki aile hekimliği federasyonu tarafından kurulan Sıhhat ve Toplumsal Hizmet Birlik ve Gayret Platformu’nun (SABİM) bünyesindeki sıhhat çalışanları katılacak. Sıhhat çalışanları mali ve özlük haklarının verilmesi, çalışma şartlarının güzelleştirilmesi ve liyakatlı idare taleplerini lisana getirecek.

KİRALARDA YÜZDE 60 ARTIŞ

Gelen artırımlarla birlikte aile sıhhat merkezlerinin ayakta kalmakta zorlandığını belirten İstanbul Aile Hekimliği Derneği Genel Sekreteri Dr. Sercan Ahmet Uluç, “Aile sıhhati merkezlerinin tüm masraflarını aile tabipleri karşılıyor. Tüm bu masraflara gelen artırımlar da bize verilen artırım oranına nazaran çok fazla. Buna bir örnek verecek olursak, aile sıhhat merkezleri işyeri olarak geçiyor ve işyerlerinin kirasına devletin açıkladığı sayıya nazaran yüzde 60 artırım geldi. Taban fiyatla çalışan çalıştırıyoruz ve bu çalışanlara gelen artırım oranı da yüzde 34. Biz aile tabipleri olarak birçok medikal gereç kullanıyoruz ve bu gereçlere son altı ayda gelen artırımlar yüzde 50’nin üzerinde. Bize gelen artırım ise yalnızca yüzde 17. Bu kurallar altında aile sıhhati merkezlerini döndürmek artık imkânsız hale geldi. Kirasını ödeyemediği için kapanan aile sıhhat merkezleri de var” dedi. Uluç, sıhhat çalışanlarına yönelik şiddetin de hala önüne geçilemediğini vurguladı.

İHTAR EYLEMİ

Sağlık ve Toplumsal Hizmet İşçileri Sendikası (SES) İstanbul Anadolu Şube Eş Lideri Nurdan Gürer ise “Biz bölük pörçük teminatsız maaşlar yerine temel ve primimize yansıyan fiyatlar istiyoruz. Emekli olduğumuzda yaşanılabilir ve açlık hududunun altında olmayan maaşlar almak istiyoruz” diye konuştu. Gürer, “İş bırakma aksiyonumuz bir ikaz eylemidir” dedi.